• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Üyelik Girişi
ANI ÖYKÜLERİM
ZEKAİ GÖRGÜLÜ
z.gorgulu@hotmail.com
ARMUT DİBİNE DÜŞER
31/05/2016

Altı çöp dolu bir bankta iki çocuk.

On-on bir yaşlarındalar.

Keyifle ellerindeki renkli dondurmaları yalıyorlar.

Hani şu renkli ambalajlarda sarılı olan hazır dondurmalardan.

Oturdukları bankın altı çöp dolu.

Sadece altı mı! sağı-solu, önü-arkası!

Neler yok ki: boş plâstik şişeler. pet bardaklar. kâğıtlar. poşetler. vs.

Sohbet halindeki çocuklara yaklaşıyorum ve gülerek:

“Yediğiniz dondurmaların ambalâj kağıtlarını ne yaptınız?” diye soruyorum.

Çocuklardan biri önce anlamsız bakıyor yüzüme… sonra utangaç bir edayla eğilip bankın altındaki renkli dondurma ambalajlarını alıp, gösteriyor.

Hemen biraz ilerideki çöp tenekesini gösterip, “Oraya atmanız daha doğru olmaz mıydı?” diyorum yine gülümseyerek.

Size yakışan hangisi? Çöpe atmak mı? Yere atmak mı?

Diğer çocuk, ilerde uzaklaşan orta yaşlı bir kadını gösteriyor.

“O kadın dedi ki” diyor, “atın buraya, çöpçü kadınlar gelip toplar. Aha bu çöpleri de o kadın attı.”

“Ben, size ‘yakışan’ı sordum, o kadına ‘yakışan’ı değil.” deyince çocuk kalkıyor, elindeki dondurma ambalajını atmak için çöp kutusuna yöneliyor.

Bu arada bana dönüp “Özür dilerim amca.” demeyi de ihmal etmiyor.

Uzaklaşan kadın, “Siz kirletin, nasıl olsa temizleyecek birileri var.” mesajı veriyor.

Ahlâki olanın, aslolanın, insana yakışanın “kirletmemek” olduğu çocukların gündeminden çıkmış bulunuyor ve dolayısıyla çöpü yere atmak “normal”leşiyor.

***

Bir başka gün…

Okul dağılmış…

Annenin sırtında çocuğunun çantası…

Anne arkada, kızı önde gidiyorlar aheste aheste…

Sekiz-dokuz yaşlarındaki kız, arada bir boş pet su şişesine vurup ileri yuvarlıyor. Yaklaşıyor, yine vuruyor.

Takip ediyorum… Yaklaşık on metre ilerde bir çöp tankı var. Çöp tankına varınca pet şişeyi alıp, oraya atacağını umut ediyorum.

Ama olmuyor. Yine şişeyi tekmeleyerek uzaklaştırıyor çöp tankından.

Öğretmenliğim depreşiyor:

“İyi bir öğrenci o şişeyi alır, çöpe kor.” diyorum.

Duruyor… yüzüme bakıyor utangaç... geri dönüp annesiyle göz göze geliyor kaçamak.

“Sana yakışan, onu çöpe atmaktır.” diyorum.

Annesi yetiştiriyor cevabı kızını “aklamak” adına:

“Oynuyor amcası!..”

Anne-kızı geride bırakıp ilerliyorum. Bir zaman ses gelmiyor… Her halde şişeyi çöp tankına attı diye içimden geçiriyordum ki yine bir tekme sesi ve ardından yuvarlanan plastik su şişesinin sesi!  

Zira çocuk annesinden “icazet” aldı!

***

Okullarda üzerleri kazınmış öğrenci sıraları… çizilmiş resimler… yazılar…  ve gözlerinde de yiyecek atıkları. kâğıtlar. bardaklar. meyve suyu kutuları!

İlkokul, ortaokul, lise hiç fark etmiyor.

***

Gidin, şehir merkezinde bulunan ortaokul ve liselerin çevrelerine. Özellikle paydos saatlerinde. Kulak misafiri olun o gençlerin konuşmalarına. Dinleyin bakalım, ne var gündemlerinde? Neyin derdindeler. Biraz dikkat edin kullandıkları kelimelere, kurdukları cümlelere… Bakalım bu ülkenin geleceği adına umut besleyebilecek misiniz? Besleyebilecek miyiz?

***

Bir toplantıda çocuklarından yakınan velilerime “Ben öğrencilerime baktığım zaman, ailelerini görüyorum.” demiştim de bazıları alınmıştı.

Zira çocuklar okula, “ailede edindikleri alışkanlıklarla, davranışlarla” gelirler.

Yani “armut dibine düşer…”

***

Düşünüyorum da, yedikleri dondurmaların ambalaj atıklarını hemen yanı başlarına bırakan çocuklar uzaydan mı geldiler?!

Ya onlara, “Atın yere, çöpçü kadınlar onları toplar.” diyen kadın?

O nereden geldi! Tarih öncesinden mi ışınlandı bu zamana?!

Tüm bu şehrin parklarını, sokaklarını kirletenler, tükürenler, sümkürenler, sigara izmaritlerini, boş sigara paketlerini hemen yanı başlarına, yola, kaldırıma fırlatanlar bu ülkenin okullarında eğitim görmediler mi?

Okul sıralarını kazıyıp çizen, üzerine yazı yazan, resim yapan bu gençler nereden geldiler bu ülkeye? Hangi dinin, hangi ideolojinin müntesipleri?

O çocukları suçlamıyorum…

Asla…

Onlar belki bu toplumun en masumları…

Onlar bu toplumun elinde yoğruldular…

Biz onları bu hale getirdik…

Biz… anne-babalar… öğretmenler… ve eğitim sistemi... 

özellikle eğitim sistemi!..

“Armut, dibine düşer.”

dibine…

yani ağacın dibine…

kendi ağacının dibine…

gövdenin… gövdesinin…

kendini var edenin dibine…

hemen eteğine…

 

(Devam edeceğim inşallah.)  



2702 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ALEVİ SEMAHIYLA SAHURA KALKMAK - 20/05/2018
alevi semahıyla
ESENÇAY'DA RAMAZAN - 20/05/2018
Esençay
BİR MİRAC’A DAHA İHTİYAÇ VAR - 14/04/2018
BİR MİRAC’A DAHA İHTİYAÇ VAR
MUHTAÇ ZAYIF KİŞİLİKSİZ DUYGUSUZ VE ŞIMARIK - 13/03/2018
muhtaç... zayıf... etkisiz...
ZAHİRİ DİNDARLIK - 01/03/2018
zahiri dindarlık
KİM KAHREDECEK AMERİKA'YI - 15/01/2018
Kim kahredecek Amerika'yı
YENİ YIL HUZUR GETİRİR Mİ - 01/01/2018
Yeni yıl
İNSANLIĞI ÇOCUKLAR KURTARACAK - 26/12/2017
Dünyayı çocuklar kurtaracak
GOOGLE FACEBOOK KULLANMAYIN - 19/12/2017
Kudüs
 Devamı
Hava Durumu
Saat