• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Üyelik Girişi
ANI ÖYKÜLERİM
ZEKAİ GÖRGÜLÜ
z.gorgulu@hotmail.com
MADIMAK YA DA BAŞBAĞLAR OLMASAYDI
08/07/2012

Herkes kendi acısına ağıt yakıyor.

Kendine yapılanlar üzerinden inşa ediyor siyasetini ve politik dilini…

Adeta o acılarla var oluyorlar!

Var olmak için bir zulmün ya da vahşetin mağduru olmaları gerekiyor sanki ve o mağduriyet olmazsa siyasetleri  ve o siyasetin politik dili de olmayacak.

Kendilerini fark edilir kılan mağduriyetlerin “iyi ki de var” olduğuna şükredecekler handiyse!.. 

Aslında bir ideolojisizlik halidir bu…

Dolayısıyla siyasetsizlik hali…

Kendi anlamlarını bir medeniyet algısı üzerinden oluşturamayanların, düşmanlık üzerinden kendilerine bir değer üretme ihtiyacı, içinde kendilerine karşı uygulanacak  bir vahşeti de barındıran mağduriyet zemini yaratmayı mümkün kılar ki bu, insanın en acımasız, en ilkel yanını işaret eder.

***

Madımak Oteli’ndeki o katliam ya da vahşet yaşanmasaydı, her yılın iki temmuzunda bu ülkenin “laikçi aydınları” nasıl bir siyaset dili üreteceklerdi meselâ…  

Ya da Madımak Oteli utancının hemen arkasından gerçekleşen Başbağlar katliamı olmasaydı, sağın “dinci” siyasetini yapanlar kendilerini nasıl gündemde tutacaklardı!..

Aslında her iki taraf, bir “derin yapılanmanın” provakasyonunu görüyor.

Çatışma üzerinden antidemokratik vesayetçiliği devam ettirmek isteyen bir “müdahaleci” ruhu her iki taraf da hissediyor… 

Kendilerini ancak bu mağduriyet zemininde var edebilmelerinden olsa gerek, bu zemini yaratan derin güçlere itiraz edemiyorlar!..

Etmiyorlar hatta…

Zaten mağduriyet zeminini yaratanların öngördükleri, hatta arzuladıkları bir durumdur bu.

Düşman kardeşler yaratmak…

Düşmanlığın “intikamcı” ideolojisine hapsetmek bu kardeşleri.

***

Başkalarının günahı üzerinden kendilerine  meşruiyet üretme kurnazlığı, Türkiye’nin politik gündeminde revaç buluyor maalesef.  

Daha kapsamlı, daha derinlikli, küresel iddialar taşıyan bir “tefekkürden” beslenemeyenlerin zavallılığıdır bu.

İnsana, insanlığa dair bir “meselesi” olmama halidir.

İnsanı ve insanlığı dert edinmeme, edinememe ucuzluğu hatta.

***

“Ötekinin” şeytanlığı üzerinden kendini melekleştirme kurnazlığı cumhuriyet ve padişahlık çekişmesinde de görülmekte.

Cumhuriyet, bir ideoloji olarak meşruiyetini, medeniliğini, çağdaşlığını, padişahlığın kötülüğü üzerinden üretmektedir.

Osmanlı hayranları da cumhuriyetin “kötülükleri” üzerinden Osmanlı’ya bir değer üretme çabasında.

Oysa padişahlığın insanlık tarihi içinde bir sosyolojik süreç olduğunu, ömrünü tamamladığında da cumhuriyete evrildiğini bilmek için çok zeki olmaya da gerek yok.

Cumhuriyet, imparatorluğun rahminde döllenmiştir…

Ve cumhuriyeti kuranlar Osmanlının çocuklarıdır.

Cumhuriyeti kuran o kadro, I. Dünya Savaşı’nda imparatorluğu korumak için savaştılar.

Çanakkale’yi onun için “geçilmez” kıldılar…

Sarıkamış’ta sırf bu yüzden on binlerce dondular…

Yemen çöllerinde, Trablusgarp’ta ve Balkanlar’da sırf bu nedenle öldüler…

Demokrasi, yüzlerce yıllık krallıklar tarihinin bir sonucudur.                                                                                      

Monarşik veya faşizan baskıcı rejimleri yaşamadan demokrasiyi keşfetmek mümkün değildir.

Dolayısıyla padişahlık ve cumhuriyet gibi iki sosyolojik kavramı birbirinin rakibi gibi gösterip, insanları da bu iki kavram üzerinden kavga ettirmek ahlaksız bir toplum mühendisliğidir.

Bu kavgada taraf olmak ve çatışmaya dahil olmak da bir aptallıktır.

***

Anlamlı ve değerli olan, kendini, bir medeniyet zemininde inşa etmektir.

Başkalarının kötücüllüğü, günahkarlığı, ahlaksızlığı üzerinden kendini “tercih edilir kılmak” boş bir hamaset ve babalanmadır ki hem din bağlamında, hem de ahlaki bağlamda bir değer ifade etmez. 

Aidiyet ilişkisi içinde olduğumuz din ya da ahlaki disiplinlerin zuhur ettiği bir tecelligâha dönüşmek ve buradan yaşanılır bir dünyayı inşa edebilmek insanın önünde duran en büyük problemdir.

“Ötekinin” ne olduğu değildir önemli olan.

Benim “ne” olduğumdur...


1393 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ESENÇAY'DA RAMAZAN - 20/05/2018
Esençay
ALEVİ SEMAHIYLA SAHURA KALKMAK - 20/05/2018
alevi semahıyla
BİR MİRAC’A DAHA İHTİYAÇ VAR - 14/04/2018
BİR MİRAC’A DAHA İHTİYAÇ VAR
MUHTAÇ ZAYIF KİŞİLİKSİZ DUYGUSUZ VE ŞIMARIK - 13/03/2018
muhtaç... zayıf... etkisiz...
ZAHİRİ DİNDARLIK - 01/03/2018
zahiri dindarlık
KİM KAHREDECEK AMERİKA'YI - 15/01/2018
Kim kahredecek Amerika'yı
YENİ YIL HUZUR GETİRİR Mİ - 01/01/2018
Yeni yıl
İNSANLIĞI ÇOCUKLAR KURTARACAK - 26/12/2017
Dünyayı çocuklar kurtaracak
GOOGLE FACEBOOK KULLANMAYIN - 19/12/2017
Kudüs
 Devamı
Hava Durumu
Saat