• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Üyelik Girişi
ANI ÖYKÜLERİM
ZEKAİ GÖRGÜLÜ
z.gorgulu@hotmail.com
YENİDEN YAPILANMA (2)
12/05/2013

Koskaca bir imparatorluğun dağılmasını önlemek için savaş meydanlarından beri gelemeyen Osmanlı paşalarının son umuduydu bir ulus devlet hayali.
Ve başardılar da...
İmparatorluğun küllerinden bir ulus devlet çıkardılar.
Ve yeni devleti kuranların hiç kuşkusuz bir "gelecek" bir "istikbal" kaygısı yaşamaları normaldi ve gerekliydi de.
***
İmparatorluğun çöküşünün yarattığı travma, kurulan yeni ulus devletin felsefesine de sindi kaçınılmaz olarak.
Ve "eskiyi unutmak" üzerinden inşaa edildi yeni cumhuriyet devleti ve onun vatandaşı.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, "geçmişi olmayan" bir "şimdi" olmalıydı.
Geçmişi olmayan.
Yani geleneği olmayan.
Hafızası...
Kendini yeniden üretmeliydi...
Sıfırdan...
***
Vatandaşını da bu felsefe üzerinden yapılandırmak istedi.
Çağdaş bireyler olmalıydı vatandaşlar.
Homojen...
Laik...
Pozitivist...
***
Geçmişini unutmalıydı...
Kültürel, etnik farklılıklarını...
dillerini... tekkelerini... zaviyelerini... dergâhlarını... cemevlerini...
Şeyhlerini... Dervişlerini... Sufilerini de...
***
Osmanlı'dan devraldığı Kürtler'i de kabullenemedi sonraki yıllarda cumhuriyetin seçkinci bürokratları.
1930 yılında Adalet Bakanı Mahmut Esat BOZKURT lafı hiç gevelemeden söylüyor:
"... Türk, bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır;
Hizmetçi olma hakkı...
Köle olma hakkı...
Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler!" (Milliyet, 19 Eylül 1930)
***
Ama olmadı...
"... Osmanlı içimizde, ruhumuzda, bilinçaltımızda sürüyordu.
Bürokrasi, artık Osmanlı'yla hiç bir ilgimizin kalmadığını söylüyordu ama halk iliklerine kadar Osmanlı'ydı..." diyor Engin ARDIÇ Sabah'taki köşesinde.
Halk, Osmanlı'nın farklı kültürlerden, dillerden, dinlerden ve mezheplerden yarattığı ahengi sokakta yaşattı hep.
Türkiye halkının bir "iç düşmanı" hiç olmadı.
Cumhuriyetten önce de, sonra da...
Halk, iç içe yaşadı hep.
Bir birinin içinde.
Sokakta kimse bir birinin dindarlığına müdahale etmedi.
Aleviliğine, Sünniliğine de...
Günlük hayatta Kürtler dillerini özgürce kullandılar.
Ülkenin hem doğusunda, hem batısında.
***
Son otuz yıldır sivil siyaset, halkı devletin merkezine taşıdı.
Halk merkeze taşındıkça devletin ulusalcı yanı törpülendi.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti "Osmanlı" refleksiyle hareket ediyor artık.
Etmeye çalışıyor.
Mecburen...
Zorunlu olarak...
Barışmaya çalışıyor "iç düşmanlarıyla."
Dindarlarıyla. Alevileriyle.
Bu coğrafyanın kadim halkı olan Kürtler'iyle.
Belki zorla gönderilen ve mallarına el konulan Rumlar'ıyla...
Hatta Ermeniler'iyle.
***
Bu toprağın kadim halkları barışmadıkça bu ülkeye huzur gelmeyecektir.
Türkiye bunu konuşuyor şimdi. Konuşmaya çalışıyor. Zor olsa da bunu yapmak zorunda...
Herkesin "kendi kalabildiği" bir yaşamı üretmek, herkesin "kendi kalabildiği" bir ülke-devlet yapılanmasını gerçekleştirmek mecburiyetimiz vardır.

Zira Anadolu'daki bin yıllık tarihimiz bize böyle bir misyon yüklüyor.

 



3744 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ALEVİ SEMAHIYLA SAHURA KALKMAK - 20/05/2018
alevi semahıyla
ESENÇAY'DA RAMAZAN - 20/05/2018
Esençay
BİR MİRAC’A DAHA İHTİYAÇ VAR - 14/04/2018
BİR MİRAC’A DAHA İHTİYAÇ VAR
MUHTAÇ ZAYIF KİŞİLİKSİZ DUYGUSUZ VE ŞIMARIK - 13/03/2018
muhtaç... zayıf... etkisiz...
ZAHİRİ DİNDARLIK - 01/03/2018
zahiri dindarlık
KİM KAHREDECEK AMERİKA'YI - 15/01/2018
Kim kahredecek Amerika'yı
YENİ YIL HUZUR GETİRİR Mİ - 01/01/2018
Yeni yıl
İNSANLIĞI ÇOCUKLAR KURTARACAK - 26/12/2017
Dünyayı çocuklar kurtaracak
GOOGLE FACEBOOK KULLANMAYIN - 19/12/2017
Kudüs
 Devamı
Hava Durumu
Saat